19 Aralık 2008 Cuma

AKIL

Hastalıklar, akıldan ileri gelir. Japon Atasözü

Beyni olan her canlı, türüne ait üstün özelliklerini beyinlerinden alır. Başka bir değişle, beyin; türün üstün özelliklerine göre yapılanmıştır. Meşhur kuş beyninin en çok gelişim gösteren bölümü, denge merkezidir. Bu sayede uçma eylemini gerçekleştirebilir. İnsanın en çok gelişim gösteren bölümü ise, beyin ön bölgesidir(prefrontal cortex).
İnsanı diğer canlılardan üstün kılan akıl özelliği, beyin ön bölgesinin çalışmasıyla ortaya çıkar. Milyarlarca beyin hücresi, sayıları trilyonlara varan yollarla birbirlerine bağlanarak oluşturduğu ağ sistemiyle, insan aklına yön verir. Bu sayede insan düşünebilir. Bu nedenle insan özelliğini kazanabilmek için aklı kullanmak gerekir.
10 kolu bulunan ırmağın 100 kolu olsaydı, su baskınına daha dirençli olurdu.
Aynı bahçede bulunan meyve ağaçları arasındaki verimlilik oranı, dal sayısıyla ölçülür.
Bu örneklere benzer biçimde; beyin ön bölgesindeki ağ sisteminin yoğunluğu, aklın kullanım ölçüsünün göstergesidir. Bu bölgede bulunan hücre sayısını arttıramazsınız ancak yaşınız kaç olursa olsun, hücrelerarası bağlantı sayısına etki ederek akıl özelliklerinizi geliştirebilirsiniz.

AKIL ÖZELLİKLERİ

Öz odurki dağın arkasını göre, akıl odurki başa geleceği bile… Türk atasözü

Aklın temel özelliği, gelecekle ilgili öngörüde bulunabilmedir. Bunun için eldeki veriler çok iyi analiz edilmeli, ayrıntılı düşünme sistemiyle neden-sonuç ilişkisi kurulabilmelidir. Hatalardan ders çıkartabilme yetisi, bu özelliklerin oluşumuna katkıda bulunur.
Kişiye özel akıl sisteminin gelişmesi için sorgulama ve araştırma özelliklerinin olması gerekir. Aklın ölçüsü, içerdiği evrensel öğelerle değer kazanır. Üniversitenin sözcük anlamı olan universal, evrensel değiminden gelir. Bu nedenle üniversitelerde evrensel gerçeklik değerleri, akıl özellikleri olan sorgu ve araştırmalarla, aranır. Akıl, evrensel değerlere yaklaştıkça üstünlüğü artar.

AKLIN GELİŞİM ÖLÇÜSÜ BELİRLEYEN ETMENLER

Günlük rutin işlerin dışına çıkmayan; benzer yeme, içme, eğlence, seks davranışları gösteren; toplumun ona uygun gördüğü davranış biçimlerini sorgulamadan kabullenip uygulayan ve değişmeyen sosyoekonomik şartlar içinde yaşayan insanların beyinlerindeki ağ sistemi yoğunluğu ilerleyen yaşla birlikte hızla azalır. Toplumsal kabullere ters düşme ve sosyal durumun kaybedilmesi korkusuyla sorgulama ve araştırma özelliklerini kullanmayan insanlar, güvende olma ve sahip olma durumunu sürekli yaşamak isterler. Güvende olma ve sahip olma durumu, hayvanların içgüsel özellikleridir. Oysa insanlar, aklı kullanma ölçüsünde hayvanlardan ayrılır. Yeme, içme, cinsellik, sahip olma, güvende olma duygularını tatmin etme üzerine kurulu bir yaşamı seçen insanların akıl özelliklerini yeteri kadar kullanamadıkları açıktır.

Bağımlılık

Bağımlılık derecesi, sahip olduklarından vazgeçebilme ölçüsüyle ilgilidir. Bağımlılık derecesiyle beyin ön bölgesinin sinirsel ağ yoğunluğu arasında doğrudan bir ilişki vardır. Ağ yoğunluğu derecesi, duyarlılık düzeyiyle açıklanabilir. Duyarlı çalışma özellikleri gösteren beyin ön bölgesine sahip kişilerin akıl özelliklerini yeteri kadar kullanamadıkları görülür. Ağ yoğunluk derecesi ya da duyarlılık düzeyi, bağımlılık derecesini belirler.
Duyarlı çalışma özelliği gösteren beyin, açtır. Dopamin, adrenalin, kortizol ve benzeri hormonlar; duyarlılığı geçici olarak azaltırlar. Kişi, bu hormonları salgılatıcı davranış özellikleri göstererek açlıklarını gidermek ister. Örneğin, dikkat eksikliği olan çocuk heyecanlı bir uğraşta (bilgisayar oyunu) dikkatini uzun süre verebilir. Heyecan ile elde ettiği adrenalin ve dopamin, beyin ön bölgesinin duyarlı çalışma özelliklerini geçici sürede düzelterek dikkatini sürdürmesini sağlar. Heyecan bitince dikkat tükenir. Dikkat ile birlikte diğer beyin ön bölge özellikleride yeterince işletilemez.
Çalışma özelliklerinin düzeltilmesini isteyen beyin, kendini besleyen madde ve olaylara kişiyi yönlendirir. Gelişen bağımlılık sistemleri beyinde belirli sinir yollarının kullanımını arttıracak ancak yeni edinilmesi gereken deneyimlerin oluşturacağı ağ sistemlerinin gelişimine engel olacaktır. Irmağın kol sayısı artmayarak sabit kalacak, bir su baskınında ciddi zararlar ortaya çıkacaktır.

Şartlanma

Araştıran, sorgulayan beyinde ağ sistemleri ya da alternatif düşünce biçimleri gelişim gösterir. Kişi, toplumun ona biçtiği rolu sorgusuz kabul ettiğinde beyin ön bölge ağ sistemi gelişimi sağlanamayacak, var olan yapısal özellikler korunarak gelişim göstermediğinden yeni gelişen olaylara uyum sağlanamayacak ve sonuçta akıl özellikleri gelişimi sekteye uğrayarak sabit fikirli, muhafazakar kişilik özellikleri korunacaktır. Uyum sorunu olan sabit fikirlileri bekleyen en önemli tehlike, stres altında ya da sel baskınında gelişimi kolaylaşan genetik hastalıklara yatkınlık artışı olacaktır.

Genetik

Genetik hastalıklar, akıl özelliklerini yeterli ölçüde kullanamayan ataların mirasıdır. Hem vücudun üst düzey kontrolü hem de akıl özelliklerinin oluşumunu sağlayan beyin ön bölgesi, hayvanlarda akıl özellikleri olmadığından daha korunur yapıda kalmış olup kronik hastalık gelişim riski doğal ortamlarında ortaya çıkmamaktadır. Stres altında gelişen kronik hastalıkların nedeni, beyin ön bölgesinin akıl ve iç organların çalışması üzerine varolan denetim özelliğindendir. Akıl özelliklerinin yeterli kullanılmaması ya da şartlanmış beyinlerde kronik hastalık gelişimi klaylaşacak ve kazanılan bu özellik genler yoluyla torunlara miras olarak aktarılacaktır.

Annenin hamilelikte geçirdiği hastalıklar ve stres, dğum sorunları, bebeklik dönemi ateşli hastalıkları, özellikle son 100 yıl içinde artan ağır metal etkisi, kafa darbeleri; beyin ön bölge çalışma özelliklerini etkileyerek insanın akıl gelişimi önünde engel oluşturan etmenler arasında yer alırlar.

AKIL GELİŞİMİNİN SAĞLANMASI

Öncelikli hedef “idrak” olmalıdır. Kişi, akıl zaafiyeti olduğu idrakını kabul etmeli ve sorumluluğu kendi üzerine almalıdır. Bu, motivasyon(güdülenme) için gereklidir. Çünkü akıl, uzun süreli motivasyonu sağlamaya yeterli olamaz. Olsaydı, zaafiyeti olmazdı.
Uzun süreli motivasyonu sağlamak için ön koşul “inanç”tır. Aklın gelişimine inancı olan, aklın zaafiyet ölçüsüyle başaçıkabilir ve uzun soluklu motivasyonu sağlayabilir.
Hedef belirlenmeli, karar verilmeli ve sonuna kadar verilen karar sorgulanmadan uyulmalıdır.
Kısaca önce idrak etmek ya da farkındalığı arttırmak, sonra inanmak ve ardından motive olmak.
Bilimsel veriler, beyin ön bölge hücre sayısını artırabilmenin olanaksız olduğunu bildirmekle birlikte bu hücreleri birbirine bağlayan ağsistemi artışının akıl özellikleri üzerindeki olumlu etkilerini kabul ediyor. Ağ sistemi gelişimini sağlamak için “değişmek” ya da “yenilenmek” gereklidir. Değişebilen her özellik yeni bağlantı sistemleri kurarak akıl gelişimini sağlayacaktır. Değişim için öncelikle sorgulamak gerekir. Çünkü aklın zayıf olmasını sağlayan neden, o ana kadar sürdürülen “yaşam biçimi”dir. Değişmesi gereken de o”dur.
Gidilen yol yanlış; değişmeli, değişim göstermeli!
Değişebilmek için öncelikle bağımlılıklardan kurtulmak gerekir. Nelere bağımlısınız? Vazgeçemeyeceğiniz şeylerin listesini çıkartarak başlayan. Kolaydan zora doğru.
Önce beslenme; beynin düşmanlarında kurtulun. 1.Meyve hariç şekerli her şey; 2.beyaz unlu tüm ürünler, ekmek ve makarna dahil. Doğal olmayan tüm besin ürünlerinden kurtulmaya çalışın. Sofranızdan, üzerine limon sıkılmış yeşilliği eksik etmeyin. Yağlar iyidir. Çünkü doğaldır. Zeytinyağını her yemekte kullanabilirsiniz. Süt yerine ürünlerini tercih edin. Yoğurdu fazla değil kararınca yiyin. Uyku veren, uyuşturan besinlerden(sarımsak, soğan vb.) uzak durun. Beyin gelişimine katkısı olan doğal beslenme desteklerini kullanın.
Sonra; düzenli spor, her gün 1 saatlik yürüyüşle başlayıp tempo ve süreyi zaman içinde arttırın. Masa tenisi beyin gelişimine en çok katkıda bulunan spordur. “Spor beyni parlatır.”
Evinizde bulunan tüm plastik ürünlerden bir an önce kurtulun. Tahta ya da porselen gibi doğal ürünlerle değiştirin. Alışverişte ipten örülmüş file kullanın.
Çevrenizi genişletin. Farklı düşüncedeki insanlarla birlikte olun. Hiç okumadığınız bir gazeteyi okumaya başlayın. Her gün farklı yollardan işinize gidin. Farklı koltuklara oturun. Farklı giyinmeyi deneyin. Tuttuğunuz takımı değiştirin. Bir süre sonra farklı spor dalıyla ilgilenin.
Size çok ters gelse bile hemen tepki vermeyin. Kendinizi onun yerine koyun.
Hiç bilmediğiniz bir konu üzeriMetin Renginde araştırma yapın. Dünyanın en büyük kitaplığı olan interneti kullanın. Konu üzerinde yazı yazın, tartışın.
Değişim hakkında kitaplar okuyun.
Yaşam tarzınızı belirleyen toplumsal yargıları sorgulamadan, aklınıza yatmadan kabul etmeyin. Kabul ettikten sonra bile sorgu Metin Rengikapısını aralık bırakın.

Anne ve babamdan aldığım bilgileri aklım yatıncaya kadar sorgulayacağım. Gazali

AKIL VE İSLAM

"Tasavvuf; gerçekleri almak, mahlûkatın elinde olan şeylere gönül bağlamamaktır.
Gerçekleri almak, hak ve hakikat olmayan, yani doğru olmayan her şeyi bırakıp, ancak ilahî hakikatleri edinmeye çalışmaktır.
"Tasavvuf, eşyanın hakikatine bakıp, halkın bildiğini terketmektir."
Eşyanın hakikatine bakmak, mahiyetini tetkik etmek, sebeb-i hilkatini düşünmek, neye yaradığını araştırmak, nasıl istifade edileceğini öğrenmek demektir. Zira halk, yalnız görülen evsaftan bazılarını görür geçer; ârif tetkik ile mükelleftir. (Ma'ruf El-Kerhî-İslam Alimleri Ansiklopedisi)
Tasavvuf uygulamalarında yoğun ibadetler göze çarpar. 5 vakitte toplam 17 rekat farz olan namaz, mutasavvuflarda günde 1000 adeti geçebilir. Mutasavvuf, oruç tutmak için ramazan ayını ya da 3 ayları beklemez. Oruç süreleri bir günü taşarak, bağlamalı oruç ile 2 hatta 3 gün sürer. Zikir, günlük hayatın parçası olup sürekli uygulanır haldedir. Hz Muhammed; yılın 3 ayını, her pazartesi ve perşembe gününü ve diğer kimi özel günleri oruçlu geçirirmiş. Bu süre, yılın yarısına denk geliyor.
Gün içinde oruç tutmak gibi kısa süreli açlık durumlarında beyin, depo ettiği şeker ile birlikte laktik asiti kullanır. Şekersiz kaldığında ise ana yakıtını, yağlardan gelen keton cisimlerini kullanır1.
Açlık durumunda mideden ve pankreastan iştah açıcı özelliği olan ghrelin hormonu salınır. Bu hormon beyinde, hipotalamustan da salınarak beyin hücrelerini koruyucu (nörotropik) etki gösterir2. Hipotalamus’ta serbest radikallerin birikimini önler3. Beyin ön bölge işlevleri güçlendirir, çevreye uyumu ve öğrenme gücünü arttırır4. Ghrelin verilen deney hayvanlarının depresyon gibi beyinden kaynaklı kimi hastalıklara karşı direnç geliştiği bildirilmiştir5.Mideden ve pankreastan salınan ghrelin hormonu, açlıkta beyine geçerek etkisini gösterir6 . Ve, açlık durumunda beyin hücrelerinin plastisite (hücreler arası yeni bağlantıların oluşması) özelliği artar7.
Görüldüğü üzere orucun beyin üzerine koruyucu ve geliştirici etkileri vardır.

Karnının doyduğunu düşünenin aklı her zaman aç kalır. Çin Atasözü

Sözcük tekrarı (word repetition), felç geçiren hastaların rehabilitasyonunda kullanılan ve başarılı olan bir yöntemdir8,9. Belirli sözcüklerin tekrarı ile beyinde, kişiler arasında farklılık gözlenmesine rağmen, dokulara sağlanan oksijen oranında artış olduğu gözlenmiş10. Sözcük tekrarının belleği güçlendirici etkisi olduğu yapılan çalışmalarla gösterilmiş11,12.
Ayrıca günde 5 kez kılınan namazın sözcük tekrarı etkisini unutmamak gerekir.
Mutasavvufların oruç tutarken, zikir çekerken ve namaz kılarken beyinlerinde belirgin değişimi sağladıkları anlaşılmaktadır.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. M. Şevki Aydın, Diyanet Dergisinde yayımlanan yazı serilerinde; ezberci, empoze edilen ve kalıplara dayalı bir din anlayışı yerine, seçimlere dayanan, özgürlükçü bir din eğitiminin verilmesi gerektiğini; ezberci, empoze edici, kalıplayıcı bir din eğitiminden geçen bireyin inanıp bağlanmasının, edilgen olacağını belirterek bu bağlanış; sorgusuz sualsiz, körü körüne bir boyun eğiş, bir itaat durumu oluşturduğunu; bu bağlanma hali, onun adına başkaları tarafından seçilip dayatıldığı, onun kendi özgür iradesiyle seçip kararlaştırdığı bir bağlanma durumu söz konusu olmadığı, kişinin otorite olarak gördüklerinin, kendinden beklentilerini yapmaktan başka bir şey düşünememekte olduğu görüşlerini bildiriyor. Ayrıca, “açık toplumun şartlarıyla baş ederek dindarca yaşamayı becerebilmek, kapalı toplumla kıyaslanamayacak ölçüde zordur; oldukça iyi bir bireysel donanıma sahip olmak gerekmektedir. Özgür ve bağımsız bir kişilik geliştirememiş bireylerin bunu başarması mümkün değildir”görüşlerine yer veriliyor.

Allah Teâlâ akıldan daha değerli bir şey yaratmamıştır. Hz. Muhammed( s.a.s)

Dikkat ediniz! Akıl deniyor, insan değil! İnsana akıl özelliği veren beyin ön bölgesi çıkartıldığında geriye yaşayan bir canlı kalır. İnsan olmanın ön koşulunun aklı yeterince kullanabilmek olduğu açıktır. Şartlanmış toplum özelliklerini sorgulamadan kabul eden ve İslamın değeri olarak gören insanlar, akıl özelliklerini yeteri kadar kullanamamak tehdidiyle karşı karşıyadırlar. Bu tehdit, İslamın özünü anlamak için akıl özelliklerini kullanmaktan geçer. Akıl özelliklerini etkin bir biçimde kullanabilmeyi, gerçek anlamıyla bağımlılıklarından ve şartlanmalardan kurtulmuş özgür bireyler gerçekleştirebilir.

Dr. Güçlü Ildız
Nöroloji Uzmanı
dr@gucluildiz.com

Bu makale, Dr Güçlü Ildız’ın Doğan Kitap tarafından yayımı 2009 yılında yapılacak olan kitabından derlenmiştir.

Kaynaklar
1. Ketone bodies as a fuel for the brain during starvation Oliver E. Owen
Biochemistry and Molecular Biology Education Volume 33 Issue 4, Pages 246 – 251 2006
2. Mondal, M.S.,(2005). Identification of ghrelin and its receptor in neurons of the rat arcuatenucet al. Regul. Pept 126: 55–59
3. UCP2 mediates ghrelin's action on NPY/agrp neurons by lowering free radicals Zane B. Andrews et al Nature 454, 846-851 2008
4. Hunger hormone tied to learning. The Scientist 2007
5. Lutter M, et al "The orexigenic hormone ghrelin defends against depressive symptoms of chronic stress". J Nat Neurosci. 11: 752. 2007
6. Effects of triglycerides, obesity, and starvation on ghrelin transport across the blood-brain barrierpeptides. 2008 Jul 17Banks WA
7. Horm Behav. 2006 Nov;50(4):572-8Understanding eating disorderssödersten P, Bergh C, Zandian M.
8. Language-related brain function during word repetition in post-stroke aphasics ABO Masahiro et al Neuroreport 2004, vol. 15, no12, pp. 1891-1894
9. Role of the Nondominant Hemisphere and Undamaged Area During Word Repetition in Poststroke Aphasics A PET Activation Study Masashi ohyamastroke. 1996;27:897-903
10. Nonlinear Changes in Brain Activity During Continuous Word Repetition: An Event-Related Multiparametric Functional MR Imaging Study
R.E. hagenbeekaamerican Journal of Neuroradiology 28:1715-1721, October 2007
11. Word repetition in amnesia. Electrophysiological measures of impaired and spared memory. Brain 123 ( Pt 9):1948-63 2000 J M Olichney
12. The effect of immediate and delayed word repetition on event-related potential in acontinuous recognition task Myung-Sun Kim Cognitive Brain Research
Volume 11, Issue 3, June 2001, Pages 387-396