19 Aralık 2008 Cuma

Cinsellik tercih değil, kimliktir.

Beyinde, her iki göz sinirinin çapraz yaparak oluşturduğu yapının hemen önünde, preoptik bölge bulunur. Preoptik bölgenin her iki beyin yarısına simetrik konumunda yerleşim gösteren birer adet “çekirdek” bulunur. Bu çekirdeklerin orijinal adı: sexually dimorphic nucleus, Türkçe açılımıyla; cinse bağlı iki farklı yapı gösteren çekirdek’dir. Her cins için farklı yapıda olan bu çekirdekler, erkeklerde kadınlara oranla 2 misli büyüktür. Homoseksüel erkeklerde öldükten sonra yapılan beyin çalışmalarında bu çekirdeklerin olması gerekenden daha küçük olduğu görülmüştür.
Anne karnında, cinsel organların gelişim döneminde artan erkeklik hormonu(testosteron) etkisiyle bu iki çekirdek büyüyerek erkek cinsel kimlik özelliğini oluşturmaktadır. Ortamda yeterli testosteron’un olmaması, dişi cinsel kimlik özelliği gelişimine neden olmaktadır. Doğumu takip eden ilk hafta sonrası, dişilerde bulunan çekirdeklerde hücre ölümünün olduğu (apopitosis) ve çekirdek boyutlarının küçüldüğü görülmektedir. Hayvan deneylerinde; çekirdekleri tahrip edilen erkekler, dişilere benzer cinsel davranış özellikleri göstermiştir.
Beyin çalışma özelliklerini sağlayan milyarlarca hücre ve trilyonlarca hücrelerarası yollar; her kişiye benzersiz akıl ve davranış özellikleri kazandırır. Bu nedenle her beyin özeldir, tektir, benzersizdir. Kişiye özel çalışma özellikleri gösteren beynin aynı cins içinde farklı cinsel davranış özelliklerine sahip olması da yadırganmamalıdır.
Cinselliği erkek ağırlığında oluşan kişi, istese bile kadınsı kimlik içine giremez. Tersi de doğrudur.
Toplumsal baskılarla cinsel kimliğini yaşayamadığı ve hatta farkında bile olamadığı için mutsuz yaşam süren insanlar bugün toplumun her kademesinde bulunmaktadır.
Nörolojik bilimler referans alındığında, ana karnında belirlenen cinsel kimlik olgusu tercih ya da sapkınlık olamaz. Farklı cinsel kimlikleri kabul etmek, bilime saygısı olan toplumların özelliğidir.

Dr Güçlü Ildız
Nöroloji Uzmanı
dr@gucluildiz.com

Hiç yorum yok: